İngilizceyi Sevebilmek Mümkün mü?
Son dönemde yoğun bir şekilde İngilizce çalışan bir arkadaşımla konuşuyorduk ki, sesini bir itirafta bulunacakmış gibi kısarak bir şey söyledi:
“Semih, ne yapsam da İngilizceyi sevemiyorum.”
Kısa süre içinde üst düzeyde dil öğrenmek için her şeyden önce öğrendiğimiz dili sevmemiz, çok sevmemiz, hatta aşağıdaki yazımda ayrıntılı olarak anlattığım gibi, o dile âşık olmamız gerektiğini söylüyorum her fırsatta:
https://www.facebook.com/semih.ucar/posts/10156723202698538
Buna rağmen, arkadaşımı o kadar iyi anladım ki…
İNGİLİZCEYİ SEVEBİLMEK ÇOK ZOR.
Hatta bence, sevmenin en zor olduğu dil İngilizce.
Neden?
Çünkü herkes öğreniyor.
Çevremizdeki hemen herkes İngilizce öğreniyor veya öğrenmek zorunda.
Okullarda yıllar boyunca İngilizce dersleri alıyoruz ve bizimle birlikte bütün okul, diğer yüzlerce öğrenci de bu dili öğrenmeye çalışıyor.
Bu şartlarda İngilizceye âşık olmak mümkün mü?
Elbette mümkün. Ama çok zor.
Bunun nedenini önce bir insana âşık olma süreci üzerinden açıklayayım:
Birini sevebilmemiz için onun bize özel olduğunu hissetmemiz gerek.
Bunu hissedince kendimizi de özel hissediyoruz ve kendimizi özel hissetmenin içimize yaydığı hoş duygunun etkisiyle karşımızdaki insana gittikçe daha çok âşık oluyoruz.
Kendimizden en çok uzaklaştığımız, kendimizi en güçsüz hissettiğimiz, kendimizi sevmekte en çok zorlandığımız dönemlerde âşık olmaya çok daha meyilli olmamızın altında da bu sebep yatıyor.
Çünkü birine âşık olmak bize en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi veriyor.
Bize kendimizi özel hissettiriyor.
Aynısı yabancı diller için de geçerli.
Öğrendiğimiz dile âşık olabilmek için o dili sahiplenebilmemiz gerek.
O dili sanki sadece biz öğreniyormuşuz gibi bir düşünceye kendimizi inandırmamız gerek.
Bu düşünceden yardım alarak kendimizi özel hissedebilmemiz ve bu sayede de, öğrendiğimiz dile günden güne daha çok âşık olmamız gerek.
Fakat herkesin öğrendiğini bildiğimiz İngilizceyi sahiplenebilmemiz, bu yüzden de, Shakespeare’in diline âşık olabilmemiz çok zor.
Çok zor ama mümkün.
Bunu başarabilmek için şu iki yoldan birini izlememiz gerek:
1) Düşünce ve duygularımızı öyle manipüle edeceğiz ki sanki İngilizce değil, Shawili dili öğrendiğimizi hissedeceğiz. Dünyada on milyonlarca insanın İngilizce bildiğini veya öğrendiğini unutacağız ve bu dili öğrenen birkaç kişiden biri olduğumuza kendimizi inandıracağız.
2) İkinci yol ise benim kendi hayatımda izlediğim şu yol:
İngilizceden önce başka bir dile, âşık olmanın İngilizceye kıyasla daha kolay olduğu (ki diğer bütün dillere âşık olmak İngilizceye âşık olmaktan daha kolaydır) bir dile âşık olmak. Ve içimizdeki bu yoğun duyguyla İngilizce ile tekrar flörtleşmeye başlamak, tekrar yemeğe çıkmak.
Kim bilir, yemekten sonra evde kahve de içersiniz belki.
Örneğin ben İngilizceyi Almancadan sonra sevmeye başladım.
Uzun yıllar Almancaya âşıktım. Hiç abartısız söylüyorum:
Deliler gibi âşıktım.
Bundan sonra, içimde yabancı dil sevgisini Almanca ile birlikte yeşertmeyi başardıktan sonra İngilizceye tekrar döndüm.
Yeni baştan tanıştık İngilizce ile.
Merhaba, dedik birbirimize. Merhaba, nasılsın, iyi misin?
İlk günler konuşurken yanaklarımız kızarıyordu.
Sonra çıkmaya başladık.
Birlikte yemek yedik.
Birbirimize şiirler, kitaplar okuduk.
Sinemaya gittik.
Ve derken, olan oldu.
Olan oldu ve birbirimize âşık olduk.
O kadar âşık oldu ki birbirimiz olmadan yaşayamayacağımızı anladık.
Şu an birlikte yaşıyoruz.
Hiç İngilizce okumadan ve konuşmadan geçirdiğim sekiz on senenin ardından İngilizce ile yaşamaya başladım ve birkaç senedir İngilizce okumadığım bir günüm dahi geçmedi.
İngilizceyi sevebilmek mümkün mü?
Mümkün.
Mümkün ama başkalarının İngilizcesini değil, yalnızca kendi İngilizcenizi, sizin biricik İngilizcenizi sevebilmeniz mümkün.